Seray Şahiner kitapları, filmleri, fotoğraf galerisi ve Neokur üyelerinin yorumları. Doğduğun Ev Kaderindir dizisi, Mehdi ve Zeynep'in zorlu aşk efsanesi izleyicisi karşısına çıkarıyor. Çocukken büyük acılar çeken Mehdi ve Zeynep zorlu bir hayat mücadelesi İbrahimçelikkol kimdir ‘Doğduğun Ev Kaderindir’ dizisi Dr. Gülseren Budayıcıoğlu’nun ‘Camdaki Kız’ adlı kitabından esinlenerek çekilmiştir. Gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanmıştır. Her hafta Çarşamba akşamı TV8 ekranlarında yayınlanan ‘Doğduğun Ev Kaderindir’ dizisi oyuncuları ve konusu oldukça merak edilmektedir. 16 Aralık 2019 Pazartesi Saat: 09:34. Başrollerini İbrahim Çelikkol ve Demet Özdemir ’in paylaştığı “ Doğduğun Ev Kaderindir ” dizisinin ikinci tanıtımı yayınlandı. Yapımını OGM Pictures’ın yaptığı, yönetmenliğini Çağrı Bayrak’in üstlendiği, Dr. Gülseren Budayıcıoğlu’nun hikayesinden esinlenerek Bu hikaye de, diğer kitapları gibi Gülseren Budayıcıoğlu'nun terapisini yürüttüğü gerçek bir çiftin hikayesini barındırıyor ve diğer uyarlamalarda olduğu gibi OGM Pictures tarafından çekilecek. Dizinin yayın kanalı ve oyuncu kadrosu resmi olarak açıklanmadı ama sosyal medaya diziyi Kanal D'nin satın aldığı konuşuluyor. eCUTQ2W. Doğduğun Ev Kaderindir gerçek hikaye mi? TV8'de yayınlanan ve her Çarşamba akşamı ekranlara gelmeye başlanan Doğduğun Ev Kaderindir dizisi gerçek bir hayat hikayesinden alıntılanmıştır. Zaten dizinin yayınlanma şeklinde, hayatı uyarlanan genç kızı temsil eden oyuncu yaşananları anlatıyor. Başrollerinde İbrahim Çelikkol ve Demet Özdemir'in oynadığı dizi ilk bölümüyle herkesin dikkatini çekmeye başlamıştı. Dizide işlenen yoksulluk, fakirlik ve genç yaşta evlilik gibi konuların duygusal bir şekilde ekrana yansıtılması, diziyi izleyenlerde derin etkiler bırakıyor. Doğduğun Ev Kaderindir dizisinin gerçek hikayesi Psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu'nun gerçek hayattan esinlenerek kaleme alınan kitabından uyarlanmıştır. Gerçek hayatın anlatıldığı kitabın ismi ise "Camdaki Kız" isimli romandır. Kitaptaki karakterlerin isimleri "Nalan" ve "Fahri" olarak geçer. Senaryoyu Eylem Canpolat ve Ayşenur Sıkı tarafından diziye uyarlanmış durumda. Gerçek hayat hikayesinde yoksul mahallenin delikanlısı Mehdi ile aynı mahallede doğmuş ancak zengin bir aile tarafından okutulmak üzere evlat edinilmiş Zeynep'in hikayesini anlatıyor. diziozet13 Aralık 20200 67 Doğduğun Ev Kaderindir gerçek hikayesi Türkiye’nin en popüler kanallarından olan TV8, Doğduğun Ev Kaderindir yapımı ile seyircilerin ilgisini çekmeyi başarmıştır. Yapım büyük bir izleyici kitlesine… Devamını Oku » YAZAR Ayça AKMAN Yapımcılığını OGM Pictures’ın üstlendiği Doğduğun Ev Kaderindir “İlk Durak” yazısını yazacak olmasam bile seyredilecekler listemdeydi zira içinde oyunculuğunu çok sevdiğim İbrahim Çelikkol’un isminin geçmesi yeni başlayan bir projeye şans vermem için yeterli sebeptir benim için. Gülseren Budayıcıoğlu’nun Camdaki Kız romanından uyarlanmış olan dizi, bize Zeynep’in hikâyesini sunuyor. İki anne arasında kalmış,hayatının seçimleri ellerinden alınmış bir karakter o. Kumar, içki, şiddet üçgeninde ailesine zulmeden, çocuklarının okumasını istemeyen babası Bayram, 15 yaşında ailesine karşı durup evden kaçan, sevdiğiyle evlenen annesi Sakine onun çocukluğunun, hayatının ilk evresinin parçaları. Evden kaçan bir abla, bakımsızlıktan ölen abi ve elbette hem kızından kurtulacağı hem de para kapısı bulduğu için alenen zil takıp oynayan baba; anneyi elinde kalan tek çocuğu Zeynep’i okuması, daha da mühimi hayatta kalması için yanlarında gündelikçi olarak çalıştığı zengin aileye vermeye mecbur bırakıyor. Kahramanın o küçük yaşında pembe dünyaya açılan mucize bir kapı olarak gördüğü yaşamının ikinci evresi de böylece başlamış oluyor. Evet hayatta kalıyor ve hukuk okuyor ancak ömrünün geri kalanını etkileyecek evlilik olgusu hiç olmadık bir şekilde ortaya çıkıverince ruhu kelimenin tam manasıyla iki ayrı parçaya bölünüveriyor, asıl hikâye de burada başlıyor. Kader kavramıyla başım hoş değil benim. Ne tartışmayı severim ne akıl yürütmeyi. Gelişine yaşamaktır felsefem. Biz seçimlerimizi yaparız, yaşam sonucunu önümüze koyar; yapacağımız seçimler önceden zaten belliymiş, bu bizim değil teolojinin konusu benim için. Peki ya, başkasının kararları belirlerse yol ayrımlarını, köşe taşlarını… İşte burası, aynanın parça parça kırılıp hayatın başka başka yüzlerini gösterdiği tam bir kaos! Zeynep on iki yıl sonra baba evine giderken aklından geçirdiği “Her tercih bir vazgeçiştir.” kabullenişiyle aslında kafasının ne kadar karışık olduğunu da gösterdi bize. Çünkü taa en başında sebebi ne olursa olsun onu başka bir aileye vermeyi tercih eden, kendi öz ailesiydi. Hiç kimse fikrini sormadı, gözyaşlarını önemsemedi; ondan vazgeçtiler. Zeynep sadece kabullendi, ikinci bir şans olarak gördüğü hayatında mutlu olmaya çalıştı belli ki. Bunun tüm günahını mahallede onun sırtına yüklemeye çalışmak, neresinden bakarsam bakayım sinir bozucu ve zalimceydi. Her evlat ailesine yaşam çizgisinin bir noktasında borcunu ödemek ister, hele ki böyle bir mahrumiyet hâli varsa ortada. Anlaşılan o ki Zeynep de “Okuyacak annemi ben kurtaracaktım.” düşüncesini hep saklamış aklının bir köşesinde ve ne hikmetse başka bir aileye verilmesini fedakârlık olarak görmüş kendi penceresinden. Her ne kadar saygısını, sevgisini, minnetini, analık hakkını her iki annesi arasında bölüştürmeye kalksa da biz seyirciler bunun mümkün olmadığını net bir şekilde gördük. Onun mutlu olacağı bir hayat sürmekle annesine borcunu ödemek arasında kalışına, çaresizliğine inandım ben. Kuşkusuz bunda Demet Özdemiri rolünde hiç yadırgamamın da etkisi büyük. Bu noktada Zeynep’in bir kurtarıcıya, yol göstericiye ihtiyacı var o net; lakin bu kişi mahallenin gözbebeği, süper kahramanı “Mehdi” olur mu bekleyip göreceğiz. İbrahim Çelikkol beklentimi fazlasıyla karşılayan, şaşırtmayan temiz bir Mehdi çıkarmış, çok sevdim. Onun geçmişi henüz açılmasa bile karakterine dair küçük ama önemli ipuçlarını vermeye başladı bize hikâye. Ailenin “başımıza gelen talihsizlikler” olarak nitelediği olaylar silsilesi hiç şüphesiz babalarının ölümüyle doğrudan bağlantılı ki bu, Mehdi’nin eğitim hayatını da etkilemiş görünüyor. Oto tamircisi Mehdi sadece kendi derdinin değil başkalarının derdinin de peşinde, yardımsever bir yürek. Mahalleli onu baş tacı etmiş, o da mahalleyi hiç ihmal etmemiş. Muhtaca kol kanat germiş Kibrit, Düriye abla sadece bizim görebildiklerimiz. Peki, mahallenin abisinin hiç mi kusuru yok, var Acısı küllenmemiş; hapishanede olsa bile babasının katili, gözü de kulağı da onda ve ailesinde olmuş anladığımız kadarıyla. Dükkânı basan oğul Celal de hiç sağlam pabuç değil ve bilmediğimiz bir nedenle o da Mehdi’nin yakasından düşmemiş. Mehdi’nin onun boğazına sarıldığını gördüğümde içindeki öfkeye de tanıklık ettim ki bu onun yumuşak karnı benim baktığım yerden. Evliliği zerre düşünmeyen, kendi hayatının efendisi olmak isteyen bu insana hayat bir oyun daha oynadı. Tamirhanede tanıştığı, tokasını cebinde taşıdığı, “Nişantaşlı ama harbiymiş”dediği, yamuk gülümsemesinin gerisinden “Değişik!” diye nitelediği kızı getirdi önüne koydu. Mutlu tesadüflerin akışına kendisini bırakıp derinlerde bir mesaj gördüğünü düşünen Mehdi, ailesinin zoruyla çay içmeye ikna olduğu kıza hemen yarın seninle evlenirim ben diyebildi, bunu yaparken de şapşallığıyla kalbimi ısıttı. Ne diyebilirim ki, yüreğine sağlık İbrahim Çelikkol! Üç ana, evlatlarının üzerine basa basa ilerlediler bölüm Sakine ve Mehdi’nin annesi hakkında söyleyecek çok şey var. Üçünü de izlerken sükûnetimi korumakta zorlandığım anlar oldu ama galiba Sakine, açık ara en haksız bulduğum karakterdi. Bir insan öyle bir kocayla evlatları pahasına bir ömür geçirmeye nasıl razı gelebilir, aklım almadı. Kimse sevgi demesin, benim karnım tok; para hiç demesin, evi geçindiren zaten kadın. Tamam deseydi ayrılmaya, illa ki yeni bir kapı açılacaktı, onun da çocukların da önünde. Hadi ayrılmadı, kocası üvey aileyle arayı bozdu, doğum günlerine, mezuniyete bile çağrılmadığı hâlde rahatın kaçmasın, oku diye ses etmedim demek nedir? Belli ki niyet kötü, alacaksın önlemini. Ve en nihayetinde kızının evleneceğini duyunca mı geldi aklı başına? Bu ne bencilliktir? Gerçi bir an ümitlenmiştim evladının pek de gönüllü olmadığı bir evliliği engelleyip yol gösterir diye amma gözyaşlarını akıta akıta, onun seçtiğiyle değil benim seçtiğimle evlen yoksa hakkımı helal etmem inadına bağladı meseleyi ki el insaf, pes dedim. Mehdi’nin de Zeynep’in de işi hiç kolay değil çünkü etraflarında aileleri dahil ruhlarındaki yaraları görüp tamir edebilecek hiç kimse yok. Ancak birbirlerini gerçekten anlamaya başlarlarsa yaralar iyileşmeye, kalpler yeşermeye meyleder ki henüz birbirine yabancı iki insan arasında bunun o kadar da kolay olageleceğini hiç sanmıyorum. Öykü “gerçek bir hayat hikâyesi” iddiasıyla başladı yoluna ve evet hayatın içinde bu izlediklerimizin fazlası mutlaka var. Lakin asıl mesele, seyirciyi o dünyanın içine çekip buna inandırabilmekte. Kurulan evreni kötü bulmadım ben ancak başlarda hikâyeye girmekte zorlandım. Açılıştaki uzun monolog ve akabinde gelen geçmiş anlatımı beni kendisine çekmedi. Halbuki bugünden girip flashbacklerle geri besleme yapılabilseydi çok daha tempolu merak uyandırıcı bir akış sağlanabilirdi kanaatindeyim. Ha, öykü daha sonra seri bir şekilde açılmadı mı açıldı, derdini de çatışmasını da temiz bir bir şekilde ortaya koydu ama yine de bana “keşke” dedirtti yalan söyleyemem. Rejide şu çekim de ayrı güzeldi diyebileceğim bir dokunuş yoktu ama rahatsız eden sahneye de denk gelmedim. Yalnız izleyici olarak en huzursuz olduğum noktanın “dış ses” olduğunu belirtmek zorundayım. Genellikle yazılı anlatımda aşina olduğumuz bu tarzın görsel bir işin tamamına hem de neredeyse birer paragraflık bütünler halinde yayılması, her şeyi açıklama gayreti; üzgünüm ,olmamış. Madem söz konusu görsel bir iş, siz gösterin biz anlayalım, bunun da zevki burda değil mi ama? Jenerik üzerine de bir şeyler söylemezsem içimde kalacak. Daha önce de farklı şekillerde yazmıştım, niye jenerik kullanılmadan pat diye diziye girildiğini anlayamıyorum, anlayamayacağım. Kapaksız kitap mı olur, bu da öyle; ne farkı var? Genele yayılan bu tavırdan bir an evvel vazgeçilmesi en büyük dileğim. Hikâyenin gelişimini merak ettiğim için bir süre takip edeceğim bir proje Doğduğun Ev Kaderindir. Tertemiz castı, ilgi çeken yan karakterleri ve başrolleri kendisine yakın bulan seyircinin şans vereceğini düşünüyorum, yolu açık olsun. Yazan, yöneten, oynayan ve emek verenlerin yüreklerine sağlık… Türkiye’nin en popüler kanallarından olan TV8, Doğduğun Ev Kaderindir yapımı ile seyircilerin ilgisini çekmeyi başarmıştır. Yapım büyük bir izleyici kitlesine ulaşmayı başarmıştır. Doğduğun Ev Kaderindir severler Doğduğun Ev Kaderindir gerçek hikaye hakkında merak ettikleri konular için bilgi arayışına girmişlerdir. Yapım izleyicilerden büyük beğeni toplamış olup her bölümü merakla izlenmektedir. Doğduğun Ev Kaderindir her geçen gün daha çok popüler olurken izleyenler Doğduğun Ev Kaderindir gerçek hikaye hakkında daha çok bilgi edinmek için çaba harcamaktadır. Her hafta yayınlanan bölümleriyle Doğduğun Ev Kaderindir , TV8 kanalının en gözde projelerinden biri haline gelmiştir. Tüm bölümleri merakla beklenen Doğduğun Ev Kaderindir izleyicisinden tam not almayı başarmıştır. İzleyenlerin merakla beklediği yeni bölümleri için TV8 kanalının yayın akışı sıkı bir şekilde takip edilmektedir. Doğduğun Ev Kaderindir gerçek hikaye konusu son dönemde en çok merak edilen konulardan biri olmuştur. Gün geçtikçe izleyici kitlesini artıran Doğduğun Ev Kaderindir ilgi ile izlenen yayınlardan biri olmuştur. Doğduğun Ev Kaderindir yapımı oyuncularından olan Demet Özdemir Zeynep, İbrahim Çelikkol Mehdi ve Naz Göktan Emine, Doğduğun Ev Kaderindir çekimleri sırasında çok yorulduklarını ancak sonunda elde ettikleri başarıdan memnun olduklarını belirtmişlerdir. Demet Özdemir Zeynep, İbrahim Çelikkol Mehdi ve Naz Göktan Emine seyircilerden aldıkları olumlu geri bildirimler için çok mutlu olduklarını dile getirmişlerdir. Demet Özdemir Zeynep yaptığı açıklamada yapımın içinde kendi hayatından parçalar bulduğunu belirtmiştir. Her geçen gün kendine yeni şeyler kattığını söylemiştir. İbrahim Çelikkol Mehdi ise Doğduğun Ev Kaderindir yapımı sırasında daha önce yaşamadığı duygular yaşadığını belirtmiştir. Bu yapımın kendine ve kariyerine çok olumlu etkisi olduğunu söylemiştir. Çalışma arkadaşları ile uyumlu çalışmanın yapımın daha kaliteli bir yere doğru gitmesinde büyük katkısı olduğunu dile getirmiştir. Naz Göktan Emine ise her geçen gün daha çok Doğduğun Ev Kaderindir yapımına bağlandığını ifade etmiştir. Böyle bir yapımın içinde olmasından dolayı duyduğu memnuniyeti anlatmanın tarifini bulamadığını belirtmiştir. Doğduğun Ev Kaderindir izleyicileri yapım hakkında tüm detayları merak etitikleri için Doğduğun Ev Kaderindir gerçek hikaye hakkında sorular sormanktadır. Doğduğun Ev Kaderindir gerçek hikaye konusu için merak edilenlere nereden ulaşabileceklerini araştıran Doğduğun Ev Kaderindir severler konu hakkında sürekli araştırma yaparak meraklarını gidermeye çalışmaktadır. TV8 kanalı son dönemde popüler olan yapımları ile yayın hayatında hız kesmeden devam kanalı Doğduğun Ev Kaderindir ile izleyicilerin gönlünde taht kurmayı başarmıştır. Dizinin baş rollerini Demet Özdemir Zeynep, İbrahim Çelikkol Mehdi ve Naz Göktan Emine paylaşırken oyuncuların başarılı performansı ile Doğduğun Ev Kaderindir her geçen gün reyting sıralamasında üst sıralara tırmanmaktadır. Doğduğun Ev Kaderindir gerçek hikaye hakkında bilgi edinmek için sitemizdeki diğer sayfalara buradan bakabilirsiniz. Başa dön tuşu

doğduğun ev kaderindir gerçek hikayesini oku