Fotoğraftakiler(soldan sağa): Ceylan Toplamaoğlu, Melis Erdoğan. Sabancı Üniversitesi’nin iş hayatına geçen mezunları içinde girişimci mezunlar da başarılı çalışmalara imza atıyorlar. Sabancı Üniversitesi’nin modadan teknolojiye birçok alanda kendi girişimlerini kuran mezunları bulunuyor. Iste Bu Benim Masalim: With Aleyna Tilki, Cemal Can Canseven, Merve Sevin, Hasan Denizyaran. She has strong feelings, is dreamer and different from everyone else. Her greatest talent is her voice but she's afraid of the scenes. Sihamı Kaza'dan. Gürci hınzırı a samsun-ı muazzam a köpek. Kande sen kande nigehbani-i alem a köpek. Vay ol devlete kim ola mürebbisi anun. Bir senin gibideni cehl-i mücessem a köpek. Ne gune kaldi meded devlet-i Al-i Osman. Hey yazuk hey ne musibet bu ne matem aköpek. Ne ihanetdür o sadra bu zamanda ki anun. Hangidağın eteğine uzansam bi çığ gibi dökülüyor nefreti üzerime. 1,5 milyon değerlendirme 277 bin değerlendirme SERGİ| İstanbul, Fişekhane, Cocoon, Ebru Ceylan, Dünyanın Gecesi 19/07/2022 Fotoğraf sanatçısı ve senarist Ebru Ceylan’ın Dünyanın Gecesi başlıklı kişisel Kuşlar gidecek olanın değil. dönecek olanın şarkısını söylüyorlar. Kol benim, kollar benim. Yüzyıllık betona dönüşüyorlar bir anda. Dağ benim, dağlar benim. Ferhat nasıl sarılmışsa külüngüne, tıpkı öyle can havliyle tutunuyorum hasretine. Nasılsa alışırsın, diyorsun günden güne. Dil senin, diller senin. G98S4gv. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Hatay Şubesi TTKD tarafından yürütülen Hatay Dağ Ceylanlarının Gazella gazella Yaşam Ortamlarını İyileştirilmesi ve Risklerin Azaltılması ProjesiGazella gazella, Türkiye Memeli Listesi'ne 2008 yılında belgelenmesinin ardından eklenmiş olan bir türdür. Tür, 150 civarında birey ile boyu 11 km eni km bir alanda yaşam mücadelesi vermektedir. Bahse konu saha, türün Türkiye’de yaşadığı tek alandır. Projenin hedefi, şimdiye kadar sadece kutsal kabul edildikleri için belli yaş ve üzerindeki insanların gayretiyle hayatta kalan popülasyonun devamının sağlanması için bölgede yeni yetişen neslin ceylanları sahiplenilmesi ve bölgenin değeri olarak görülmesidir. Üç yıldan bu yana bölgede yapılan çalışmalar esnasında derneğin kendi imkânlarıyla yapamadığı ancak mutlak surette yapılması gerektiğine inandığı faaliyetler, WWF-Türkiye Hibe Programıyla hayata geçecektir. Gerçek Adı Çiğdem Ceylan Doğum Tarihi Doğum Yeri İstanbul Boyu Kilosu 55 Burcu Aslan Eğitim Durumu İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü Çiğdem Ceylan Kimdir? Aslen Nereli Kaç Yaşında Boyu Kaç? 29 Temmuz 1987 tarihinde İstanbul’da hayata gözlerini açan Çiğdem Ceylan, metre boyunda, 55 kilo ve Aslan burcu olan bir tarafından aslen Karadenizli olan güzel isim, İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü’nde Üniversite eğitimini tamamlamıştır. Eğitim hayatının bitmesi ile birlikte çalışmaya başlamış olan güzel isim, öncelikle Finans ile ilgili bir şirkette görev almış akabinde ise Spikerlik ve Diksiyon kursuna yazılarak bu alanlarda kendini geliştirmiştir. Aldığı eğitimlerin neticesinde ilk olarak Dünya Ekonomi Tv kanalında sunuculuk yapmaya başlamış olan ünlü isim, bu kanalda “Ekometre” isimli programı programda Ekonomi ile ilgili çok sayıda uzman kişiyi programına davet etmiş ve onlara çeşitli sorular yöneltmiştir. Ekonomi programlarının ardından Spor ile ilgili programlar sunmaya başlamış olan Çiğdem Ceylan, A Spor kanalına transfer yıllardır A Spor televizyonunda sunuculuk yapan güzel isim, “Sabah Sporu” isimli programın sunuculuğunu yapmaktadır. Sabah program sunmaktan büyük keyif aldığını dile getirmiş olan ünlü sunucu, sabah çok erken saatte uyandığını ve bu nedenle kendini çok dinç hissettiğini Youtube kanalındaki bir videosunda söylemiştir. Türkiye Ligi dışındaki müsabakaları da sık sık takip eden Ceylan, Türkiye liginin ardından en çok İspanya ve Almanya ligi maçlarını takip etmektedir. Kaynak 18 Mart 2014 Salı Vurdular Ceylanı Şarkı sözü Özcan Deniz – Vurdular Ceylanı Şarkı sözü Elleri tetikte avcı peşinde Yatırdılar yere körpe yaşında Ak babalar dolanıyor başında Hangi dağın ceylanıdır bu ceylan Yar avcılar yaylasından indirmiş Kovalamış,bir kenarda sindirmiş Kurşunlamış acımadan öldürmüş Hangi dağın ceylanıdır bu ceylan... Vurdular Ceylanı Şarkı sözü Gönderen Unknown zaman 2319 Etiketler Özcan Deniz lyrics, Özcan Deniz şarkı sözleri Hiç yorum yok Yorum Gönder Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa Kaydol Kayıt Yorumları Atom Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce, nesli tükenme tehlikesi altında olduğu için koruma altına alınan ve bu sayede sayıları artan "gazella gazella" türü 50 ceylan, Şanlıurfa'daki 75. Yıl Ceylan Üretme İstasyonu'ndan Silopi ilçesine getirildi. Ziristin köyüne bağlı Gavita mezrasında Şırnak Valisi Ali Hamza Pehlivan, Şırnak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Emin Erkan, Silopi Kaymakamı Can Kazım Kuruca'nın da katıldığı programda ceylanlar doğaya salındı. Vali Pehlivan burada yaptığı konuşmada, Nuh'un Gemisi'nin bulunduğu yer olan Cudi Dağı'nın tarihsel önemini anlatarak, gemiden inen canlıların bu dağda sayılarını çoğalttıklarını söyledi. 23'ü dişi olmak üzere 50 ceylanı dağ eteğine bıraktıklarını aktaran Pehlivan, endemik çeşitliliğe sahip dağda ceylanların zamanla sayısının yükseleceğini geçmişinin insanlık tarihi açısından önem taşıdığını aktaran Pehlivan, "Cudi Dağı'nın Milli Park olması için Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından çalışma başlatıldı." dedi. Köylüler ise ceylanların doğaya bırakılmasından büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, yetkililere teşekkür etti. Youtube'dan takip etmek için tıklayınız "Bir aşkın geri dönüşüdür kalp yorgunluğu. İnsanın ruhunu yorar aklını yorar ömrünü yorar." Yudum... Umutsuz bir azabın en derin ıstırabını yaşıyordu adam. Kulaklarında sürekli aynı cümle beynine acı çektiriyor kalbinde ki gözü kararmış kini kazıyarak atıyordu."Ben sana ihanet etmedim."Tek bir cümlenin her harfi Giray Bozkurt'u ölümün eşiğine getiriyordu. Adam harf harf özür kusuyordu da duyanı olmuyordu. Zaten karısına yaşattığı şey bir özürle geçmeyecek kadar büyüktü. Ömründe böyle bir acı yaşadığını hatırlamıyordu. Kendi kalbiyle sevdasının katili olmuştu. Yüreğinde ağır bir depremin yıkıntısı vardı. Genç bir adam masum bir kadının kalbinin altında kalmıştı. Gecesi gündüzüne girmişti artık. Giray karısının geri dönmeme ihtimaliyle çıldırıyordu. Kalbi bunu kaldırmazdı. İki gündür serseri bir mayın gibi dolaşıyordu etrafta. Gitti hiçbir terminal ve havalimanı güvenlik kamerasında karısını görememişti. Kayıtlarda karısı yoktu. Adam ellerinin arasındaki direksiyonu daha fazla sıktı. Eklemleri beyazlarken aracı yamaçta durdurdu. Boğazındaki yumru bir türlü geçmiyordu. Giray titreyen bedenini zapt etmeye çalıştı. Araçtan inip dağ evinin önüne geldiğinde tahta kapıya elini uzattı. Attığı her adımda gözlerinin önüne bir anı geliyor kulakları karısının neşeli kahkahalarıyla sağır oluyordu. Bu ev çok büyük bir aşka şahitlik etmişti. Çok büyük bir ihanetin birinci dereceden tanığıydı. Adam kadının aşkına ihanet etmişti. Kalbine ihanet etmişti. İki günde adamın göz pınarları kurumuştu. Artık yüreği ağlıyordu elleri ağlıyordu. Tüm azaları göz yaşlarında boğuluyordu. Evin tahta kapısı gıcırdayarak açıldığında bir adım attı içeriye. Gözlerinin önüne önce sobanın yanında kıvrılmış bir genç kız geldi. Sonra o görüntüyü bir sürü anı takip etti. Yüreğinde kapanmayan bir yara açılmıştı. Adam elleriyle yüzünü sıvazlayıp içeri girdiğinde karısı ile birlikte yattıkları döşeğe çöktü. Hiçbir şey değişmemişti. Soba aynı yerinde duruyordu. Kurumuş ve dökülmüş otlar etrafa saçılmıştı. Evin her yerinde toz vardı. Giray döşeğin yanında ki küçük beşiğe baktı. Nergis bu küçük yer beşiğinde sallamıştı oğlunu. Onda uyutmuştu. Beşiğin içinde ki beyaz yün battaniyeyi eline aldı. Köşesinde ki Umut Ali işlemesini görünce dudaklarında hafif bir tebessüm belirdi. Yerinden hızlıca kalkıp yüklüğe gitti. Aşağısında ki çekmeceleri açtığında Umut Ali'nin kıyafetlerini gördü. Sonra eline küçük parçalara ayrılmış bezler geldi. Karısının kıyafetleri ile kendi kıyafetleri ikinci çekmecedeydi. Giray gözünden süzülen yaşla birlikte aldı Nergis'in her daim ot toplamaya giderken giydiği yeşil oduncu gömleğini. Hala her yer karısı gibi yerde Nergis vardı. Çekmeceleri kapatıp yüklüğü açtığında önüne iki zarf düştü. Bu iki zarf koca bir aşkın katiliydi işte. Giray yere düşen paraları toplayıp tek bir zarfın içine koydu. Aracına gelip oğlunun battaniyesini karısının gömleğini ve zarfı ön koltuğa koyduktan sonra bahçeyi gezmeye başladı. Tüm ektikleri sebze ve meyveler kurumuştu. Susuzluk onları öldürürken Giray'ı da karısının yokluğu öldürüyordu. Ellerini güllerin yapraklarında gezdirirken arkasında duyduğu sesle geri döndü."Giray Nergis nerede?"Fevzi ve Nadan'ın kendisine baktığını görünce acı bir tebessüm gelip kondu adamın dudaklarına. Dudakları bile sevmiyordu bu cümleyi. Çaresizce başını kaldırdı adam."Gitti."Sessiz bir acı gelip hiç gitmeyen diğer acılarının yanına konuverdi. Gitmişti gerçekten de kadın. Karısı onu terk etmişti. Ardında kırık dökük bir vicdan azabı bırakmıştı. "İsabet olmuş."Giray Fevzi'nin eşine baktı acıyla. Haklıydı kadın. "Sen çekip gittiğinde onu toparlayamadık. Her gün göz yaşı döktü. Geleceğine inandı o. Tüm ahali gelmeyeceğini söylesek de o geleceğine inandı. Kapıda her dakika canı giden bi kuş gibi bekledi seni. Ama ne sen geldin ne de bir gün göz yaşı dökmeden durdu. Oğlun nasıl doğdu biliyor musun?"Giray sessizce yutkunduğunda Nadan sinirle güldü."Tabi bilemezsin. Bırakıp gittiğin karının dokuz ay boyunca ne çektiğini bilemezsin! Senin karın aşerdiği hiçbir şeyi yiyemedi. Neden biliyor musun? Çünkü yanında kocası yoktu. Senin karın hamileyken üç battaniye örterdi üzerine. Senin karın karnında bebeği ile çatı onarmak zorunda kaldı. Senin karın her gün bu kahrolası yolu inip çıkmak zorunda kaldı. Senin karın gebe haliyle odun toplamak zorunda kaldı. Elimizden geleni yapmamıza rağmen onu bu işleri yapmaktan alıkoyamadık. Tabi gecenin bir körü aniden delinen tavanı tek başına kalan karın onarmak zorundaydı. Çünkü bu aptal evden çıkmak istemedi. Neymiş efendim anıları varmış. Senin karın tam on yedi saat bebeğinin doğmasıyla uğraştı. On yedi saat ne demek biliyor musun? Seni bir tabureye bağlayıp tam on yedi saat elektrik versek yine onun çektiği acıya denk gelmez. Koca bir beş saat bu evde tek başına doğum sancısı çekti. Biz geldiğimizde yüzü kan ter içinde kalmıştı. Sıkı sıkı yapışmıştı döşeğe. Çığlıklarını saymıyorum bile. Sonra onu alıp götürdük ama doktora yetiştiremedik. Doğumu başladı. Nergis'e köyün ebesi doğum yaptırdı. Senin evladın köylünün çocuklarının kıyafetlerini giydi. Senin evladın marangoz Hasan'ın yaptığı beşikte uyudu.""Nadan tamam yeter."Nadan kocasına döndü ve acıyla dudaklarını kıvırdı. Sesi çatallaşmıştı."Senin karın senden daha cesurdu!"Giray duyduğu her bir cümleyle acının ateşinde kavrulurken elleri yumruk oldu. Haklıydı Nadan. Nergis ondan daha cesurdu. "Nergis her şeyi bana yazdığında ilk başta sana konduramadım. Giray enişte yapmaz öyle şey dedim. Kuruşuna dokunmadı o paranın. Kendi üç kuruşunu bahçesinde ki mahsulü manav Kemal amcaya satarak kazandı."Adam boğazındaki yumrunun büyümesine engel olamıyordu. "Oğluna nasıl baktı biliyor musun?"Giray daha fazlasını duymak istemiyordu. Çünkü Nadan'ın her cümlesi adamı çıkılmaz bir sokağa sürüklüyordu."Doğar doğmaz bebek bezi bağlandı Umut Ali'ye. Ama çocukta alerji yapınca kendi çarşaftan yaptığı bezlerle oğlunun altını bağladı. Her akşam kirlenen bezleri yıkayıp asardı. O kadının yaşadığı acıya rağmen sütü nasıl kesilmedi bilmiyorum. Oduna Umut Alı'yı sırtına bağlayıp da çıkardı. Bebeği olduğu için günde üç sefer yapardı taşımak için."Adam nefes alamıyordu artık. Ciğerleri yanıyordu. Kalbinde binlerce bıçak yarası vardı. Ruhu delik deşik olmuştu söylenen her sözle."Sen yokken en azından mutluydu o! Yalnızdı ama mutluydu. Gelip küçücük bir kızın hayatını, hayallerini mahvettin. Hep gitmenden korkardı. Ve korktuğu oldu!"Giray gözünden süzülen yaşları hızlıca silip sessizce yutkundu. Fevzi karısına uyaran bir bakış attığında Nadan tekrar ağzını açtı."Ne yaptın onu götürüp de söylesene! O aptal Çıngıraklı oğlunu kaçırdığında Nergis aklını yitirdi. Sen ne yaptın o kadına söyle! Ne yaptın da her şeye rağmen sen geldiğin an seni affedip kollarına sarılacak olan kadını kaçırdın söylesene!"Giray bir şey söylemedi. Kelimeler sessizce intihar etti dilinde. Çünkü hiçbir lügatte yaptığının açıklaması yoktu. Tam arabasına doğru bir adım atacaktı ki yanağında hissettiği tokatla dişlerini sıktı. Genç kadın sonunda dayanamamıştı."Nergis'i terk edip gittiğin içindi!"Adam bir şey diyemedi. Fevzi karısını kendi arkasına çekerken Giray'ın karşısına geçti."Kardeşim kusura bakma..""Hak ettiğim bunu Fevzi."Giray hızlıca arabasına atladığında yanında ki zarfa ilişti gözleri. Aracın camını indirip Fevzi'ye gel işareti yaptı. Zarfı ona uzattığında acıyla aralandı dudakları."Bize huzur getirmedi ama size mutluluk getirsin.""Olmaz Giray. Bunu kabul edemeyiz.""Nergis için. En azından ahali de ihtiyacı olanlara paylaştırırsınız."Fevzi derin bir nefes alıp zarfı avuçlarının arasına sıkıştırdı."Nergis için."Giray başını sallayıp aracını çalıştırdı. İstanbul'da ki evine geldiğinde Cavidan Hanım karşıladı onu. Adam elinde ki bebek battaniyesini ve karısının gömleğini alıp yukarı çıktı. Üzerini değiştirmeden yatağa uzandı. İki kıymetli hazine vardı yanında. Şimdilik onlarla idare etmeliydi. Gözleri kapanırken acıyla inledi. Ruhu kendine lanetler yağdırıyordu. Yaşadığı acının tarifi yoktu. ...............Nergis oğlunu uyuttuktan sonra iki gündür kaldığı evde ki sessizliği dinlemeye başladı. Kadının can damarlarında büyük bir acı vardı. Yüreğini yaptığı hizmet yakmıyordu. Onu yakıp kavuran şey kocasının güvensizliğiydi. Elindeki çerçeveye baktı hüzünle. Konuşmaya alışamadığı için hala beden dilini kullanıyordu. Genç kadını acısından çıkaran şey kapının zili oldu. Kaşları istemsizce çatılırken ağır adımlarla holü geçti ve dürbüne baktı. Genç bir kız görünce yavaşça kapıyı araladı."Merhaba."Nergis başını salladı gülümseyerek."Ben üst komşunuz Fatma İrem. İki gündür hastanede nöbetçiydim. Yeni birinin taşındığını öğrenince çok sevindim. Koca binada yalnız kalmadığım için mutluyum."Nergis tekrar genç kıza gülümsediğinde karşısındakinin garip bakışlarına maruz kaldı."Ah pardon. İçeri geçmek ister misiniz?""Yok rahatsızlık vermeyeyim ama akşam bana çaya gelebilirsiniz.""Teşekkür ederim ama.""İtiraz kabul etmiyorum. Gerçekten.""Peki. Geleceğiz.""Sevindim."Genç kız ayağında ki terlikleri şaklatarak yukarı çıktığında Nergis kapıyı kapattı. Odaya geçip kendini koltuğa attığında derin bir nefes aldı. Buna alışmalıydı. Artık yeni bir hayatı, komşuları ve geleceği vardı. Derin bir nefes alırken aklındaki düşünceyi uygulamaya koymaya karar verdi. En kısa zamanda bir iş bulup Önder Bey'e yük olmaktan vazgeçmeliydi. Eskisi gibi hayata yeniden tutunmalıydı. .................Giray kapının sesiyle gözlerini araladı. Saatlerdir uyuyordu. Kendisi köye gideceği için araştırmayı Mehmet'e devretmişti. Bir anda yataktan fırlayıp aşağıya indi. Gelen Mehmet'se iyi haberlerle gelmeliydi. Yoksa gerçekten adam akıl sağlığını yitirecekti. Adam hole geldiğinde içeri hışımla giren Ateş Mirzan'ı gördü. Adam tek bir hedefe odaklanmıştı. Giray daha ne olduğunu anlamadan çenesine yediği yumrukla yere serildi. Gerçekten karşılık vermek dahi istemiyordu. Ateş burada onu evire çevire dövse ve öldürse umurunda değildi. Belki yüreğinde ki acı hafiflerdi o zaman. İkinci bir darbe bekledi ama gelmeyince ayağa kalktı."Benden daha aptal biri var mı diye düşünürdüm hep. Varmış meğersem."Giray acıyla güldü. En doğru tabirdi aptallık. Yaptıklarını başka bir kelime açıklamıyordu. "Ne halt yemeye konuşamayan bir kızı yargılamadan cezalandırırsın.""Sende yapmıştın!""Sen benim hayatımla mı kıyaslıyorsun kendini. Babanı kaybettin mi? Kız kardeşini yıllarca koma halinde gördün mü?""YETER!"Evin içinde bir anda Giray'ın sesi patladı."GİTTİ İŞTE! YAPTIĞIM APTALLIĞIN SONU BU! KARIM OĞLUMLA BİRLİKTE ÇEKİP GİTTİ!""O ZAMAN GİT ONU BUL VE AFFETİR KENDİNİ."Genç adam alayla güldü."İki gündür bakmadığımız yer kalmadı! Kaybettirdi izini! Annem ve babam biliyor onlarda canlarını alsam yine söylemezler!""O kadını bulacaksın Giray Bozkurt!""Emredersin Ateş Mirzan!"Giray dişlerini sıktığında açık kapıdan içeri Mehmet girdi. Bakışları umutsuzdu. Adam sinirle ayağını yere vurdu."Maalesef Giray. Aramalar sonuçsuz."Genç adamın dudaklarında acılı bir tebessüm belirdi."O bi Dağ Ceylan'ı. İstediğinde saklanmasını iyi bilir."Giray ayaklarını sürüyerek yukarı çıktı ve tekrar kendini yatağa attı. Mehmet Ateş'e baktı ümitsizce."Önder Amca ve Cemile Teyze ile konuştum. Nuh diyorlar peygamber demiyorlar. Çok inatlar bu konuda.""İşi çok zor.""Aşklar hep zordur."Mehmet ve Ateş evden çıkarken Giray kendini son kez uykuya teslim etti. Son kez sarıldı karısı kokan gömleğe. Başarabilirdi bunu! İş sadece dağ ceylanını saklandığı yerde bulmaktı................."Ay seni yerim ben. Sen ne şeker şeysin. Senin yanaklarını ısırırım ama. Bıcırık seni."Nergis gülümseyerek eve girdiğinden beri oğluyla oynayan Fatma İrem'e baktı. "Ay annesi çok şeker bu.""Teşekkür ederim.""Aman nazar değmesin."Nergis önünde ki çaydan bir yudum içmişti ki yarım saat önce geldiği evde yankılanan kapı sesiyle bakışlarını kaldırdı."ALLAH ALLAH kim ki bu saatte."Genç kız kucağında ki bebeği annesine verip kapıya açtığında karşısında gördüğü kişiyle küçük bir çığlık attı."ABİİİİ!" Fatma İrem sıkı sıkı abisine sarılıp onu içeri aldı. Genç adam şaşkınlıkla misafire ve kucağında ki bebeğe bakıyordu."Hemen tanıştırayım sizi. Abim Kartal. Abilerin bir tanesi bu da yeni komşum Nergis ve oğlu Umut Ali."Nergis başını sallamakla yetindi. Kartal sakince yanlarına gelip küçük çocuğun başını okşadı."Memnun oldum."Kartal karşısındaki kadından zar zor çekti bakışlarını ve kardeşine döndü."Eee küçük hanım bize çay koy mu?""Hemen koyuyorum ağabeycim."Fatma İrem beş dakika sonra elinde kurabiye tabağı ve çayla içeri girdi. Ortam oldukça sessizdi. Umut Alinin başı annesinin göğsüne düşmüştü. Nergis gülümseyerek ayağa kalktı."Ben artık müsaade isteyeyim. Umut Ali'yi yatırmam gerek."Kartal ayağa kalkıp kız kardeşi ile birlikte misafiri yolcu etmek için kapıya gitti. Fatma İrem yeni komşusunu öperken Umut Ali'nin de başına bir öpücük bıraktı. Kartal'sa analiz yapıyordu. Bebeği vardı ama yüzüğü yoktu. Kafasını kurcalayan şey bir türlü gitmiyordu ama zamanı vardı. Her şeyi öğrenirdi. Fatma İrem kapıyı kapatıp ağabeyine döndü."Eee komutanım hayırdır seni hangi rüzgar attı buraya.""Tayin rüzgarı kardeşim. Artık birlikteyiz."Genç kız neşeyle abisine sarıldı. Üç yıldır istediği şey sonunda olmuştu. Ailesi de buna çok sevinecekti. İkisi mutlulukla içeri geçerken Nergis evine inip oğlunu yatırmıştı bile. Eline aldığı çerçeve ile uykuya dalarken zamanın ne getireceğini hiç kimse bilmiyordu. ...............Merhaba millet. ☺ Nasılsınız? Hmm ben iyiyim şükür. Şu iki gündür çok misafirimiz vardı. Yayla şenliklerinden dolayı gerek yatılı gerekse yemekte bir sürü misafir ağırladık. O yüzden bölüm geç geldi. Hakkınızı helal edin. Bölümün gecikmesini anlayışla karşılayan tüm okurlara çok teşekkür ediyorum iyi ki varsınız. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum ama doğal olarak bizde insanız bazen bazı şeyler oluyor ve istenilen istenildiği zamanda olmuyor. Bölümlerin arası çok mu uzun oluyor ve siz hikayeyi unutuyor musunuz? Yani bu gerçekten beni çok üzer. Ama elimden geleni de yapıyorum yani başka ne yapabilirim bilmiyorum. Çok fazla bilgisayar başında vakit geçirmem bana baş ağrısı ve mide bulantısı olarak geri dönüyor. Gönül ister ki her gün bölüm ekleyeyim ama olmuyor işte. Benimde kendimce bir hayatım var. Hani yaz tatili olunca insan tadını çıkarmak istiyor Sonuçta Eylül de yeniden bir okul maratonuna başlayacağım. ☹ Şu an için elimden gelenin en iyisi bu. Yani birinin kalbini kırdıysak ya da canını sıktıysak özür dilerim. Hepiniz ALLAH'a emanet yudum... Kübra ☺

hangi dağın ceylanıdır bu ceylan