2B6Aşağıdaki boşlukları “çünkü’’, ‘‘bu sebeple’’, ‘‘bu nedenle’’, ‘‘bu yüzden’’, “bunun için” ile dolduralım.
RG0F. Etek; pantolon dışında olmak üzere giysinin belden aşağıya değin olan bölümü demektir. Diğer bir ifade ile etek; vücudun belden aşağısına giyilmek üzere dikilmiş, beli dar, alt yanı değişik biçimlerde olabilen, genellikle kadın giysisi demektir. Ayrıca etek; Çadır, kanepe örtüsü gibi kumaştan olan şeylerin yere sarkan bölümü; dağ, tepe, yığın vb. yamaçlı şeylerin alt bölümü; Yağmur sularının, çatının bazı yerlerinden içeri sızmasını önlemek için yapılan saç örtü ve edep yeri gibi anlamlara gelir. İşte etek ile ilgili gerçek, mecaz ve yan anlamı ile ilgili örnek cümleler.– Bütün işlerden el etek çekti, emekliliğin tadını çıkaracakmış.– Dünyadan elini hayatını çekti, sadece ahiret için çalışıyor.– Babasını parkta göremeyince etekleri tutuşmaya başladı, yoksa gelmeyecek miydi?– Sınavın yarın olduğunu öğrenince etekleri tutuştu.– Yazılı sınavı umduğundan iyi geçen Halit`in etekleri zil çalıyordu.– Teyzesinin geleceğini duydu ya, etekleri zil çalıyor.– Etek dolusu parası var.– Senin eteklerin uzamaya başladı, bu güzel.– Sınıf başkanı oldum diye etekleri çalpara çalıyor.– Yarın tatile gidecekmiş, bu yüzden etekleri çalpara çalıyor.– Eteklerini toplamazsan seninle bozuşacağız.– Sana bu meydanda etek giydirmezsem namerdim.– Çok övdüğün arkadaşın Şenol sonunda etek giymiş.– Bu makama etek öpe öpe çıktı soysuz herif.– Hala o koltukta oturuyorsa, bu çok etek öpmesindendir.– Sana bu meydanda etek takmazsam namerdim.– Çok övdüğün arkadaşın Şenol sonunda etek takmış.– Sınıf başkanı oldum diye etekleri ıslık çalıyor.– Yarın tatile gidecekmiş, bu yüzden etekleri ıslık çalıyor.– Kadının eteğini kirletti namussuz adam.– Korkudan annesinin eteğine sığınmıştı.– Yine eteğine sığınacak birini buldu.– Eteğiyle mum söndürmeye çalışırken, güzelim vazoyu kırdı.– Kopya çekerken yakalanınca, öğretmenin eteğine sarıldı.– Git annenin eteğine sarıl, özür dile.– Korkudan annesinin eteğine yapıştı.– Yine eteğine yapışacak birini buldu.– Ben onun eteğini toplamaktan bıktım, artık ne hali varsa görsün.– Çocukların eteğini toplamaktan yemek yapmaya zaman bulamıyor.– Kaç yaşına geldi, hala annesinin eteğinden ayrılmıyor.– Masum birinin eteğini başına atman hoş olmadı.– Burada görürsem eteğini başına atmaktan beter edeceğim.– Türkiye güçlendikçe, hainlerin eteği tutuştu.– Ali de başkanlığa aday olunca, Mustafa’nın eteği tutuştu.– Erkeklerin etek giydiği dans şovu izleyenlere eğlenceli dakikalar yaşattı.– Mini etek, boyunun diz kapaklarının üzerinde olduğu etek türüdür.– Bu ağırsamaları anlamakla beraber aldırmayan Hilmi, eteğinden ayrılmıyor, peşi sıra yürümekten vazgeçmiyordu. Refik Halit Karay– İlk mektebe gittiği gün Gülsüm’ün sevincinden etekleri zil çalıyordu. Reşat Nuri Güntekin– Sevim’in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı. Reşat Nuri Güntekin– Dağın eteklerine küme küme serpilen kerpiç evleri gördü. Halit Ziya Uşaklıgil
Burun; ağzın üstünde, alınla üstdudak arasında yer alan, çıkıntılı, iki delikli solunum ve koku alma organıdır. Ayrıca burun, kimi şeylerin ön ve sivri yeri demektir. Burun mecaz anlamı ise; kibir, gösteriş, büyüklenme demektir. İşte burun kelimesi ile ilgili gerçek, mecaz ve terim anlamı ile ilgili örnek cümleler.– Çiçeği burnunda bir haber getirmek için yarışa girdi muhabirler.– Çiçeği burnunda bir gelindi henüz babası öldüğünde.– Yeni bir çocuğu olmuş çiçeği burnunda bir gelindi yazık oldu Ayşeye..– Ahmet’in ilk çocuğu doğmuş, çiçeği burnunda baba oldu o şimdi.– Kömürü taşıdım ama canım da burnuma geldi.– Adam burnundan soluyor, sakın üstüne gitme, yoksa konuştuğuna pişman olursun.– İnliyor, göz süzüyor, burnundan soluyarak konuşuyordu Esendal– Olayı öğrendiğinde o kadar kızdı ki, adeta burnundan soluyordu..– Kavga edince, burnundan solumaya başladı ve kapıyı çekti gitti.– Adamı öyle bir dövdüm ki götü burnu ayrı soluyordu.– Nereden, nasıl yarar sağlanacağım bilir, her işe burnunu sokardı.– Sen de her işe burnunu sokmaktan geri durmazsın!– Yaptığım işe burnunu sokarak mahvetti.– Onun da burnunun sürtülmesine az kaldı, kısa zamanda dikbaşlılığı bırakacak.– Hadisat şimdi burnunu da sürtmüş olduğundan ilk karısına karşı iyi davranıyordu. Y. K. Karaosmanoğlu– Burnunun dikine gidersen, işte böyle eline yüzüne bulaştırırsın işi.– Beni dinlemedi, burnunun dikine gitti.– Bu ne pis bir koku böyle burnumun direği kırıldı.– Otobüs o kadar kötü kokuyordu kii burnumun direği kırıldı.– Soğuktan burnumun direği sızladı.– Sen ki burnunun ucunu göremeyen bir adamsın, seninle nasıl iş yapabilirim ben.– On takla atan arabadan, burnu bile kanamadan çıktı, şaşılacak şey doğrusu.– Burunları bile kanamadan ganimete kavuşacaklardı.– Adam milletvekili seçilir seçilmez bizimle konuşmaz oldu, burnu büyüdü birden.– Yalnız onun mu burnu büyüdü? Burnu büyüyen büyüyene!– Nikâh ettirir ettirmez kadının burnu büyüdü.– Burnu havada gezenlerden hiç hoşlanmam.– Ahmet, burnu çok havada birisi.– Yalan söylediği için burnu uzadı.– Çok kibirli, burnu hava da dolaşıyor.– Hele onu bir elime geçireyim, görürsün, burnundan fitil fitil getireceğim.– Yediğimiz yemeği burnumuzdan getirmek mi istiyorsun? Sus artık!– Söylediklerine çok pişman olacaksın, burnundan fitil fitil gelecek.– Ağzından girip burnundan çıktı ve ondan para koparmayı başardı.– Hiç belli olmaz insanoğlu! Bir gün anadan emdiği sütü burnundan getirir.– Şu arabanın taksitlerini ödeyinceye kadar anamdan emdiğim süt burnumdan geldi.– Her gösterdiğim kıyafete burun kıvırıyor.– Verdiğim elli liraya bile burun kıvırıyor.– Hazırladığım yemeklere burun bükmesi sinirlerimi bozuyor.– Önerilerime neden burun büküyorsun?– Kapıdan çıkar çıkmaz öğretmenimle burun buruna geldim.– Tartışmada burun buruna gelmiştik ki sınıfa öğretmen girdi.– Bir sarhoş yüzünden ölümle burun buruna geldik.– Köpek, bir anda burnumun dibinde belirdi.– O uyurken, hırsız burnunun dibinden geçmiş.– Sırf burnunu kırmak için taksiyi vermedim.– Burnunu kırmak için, bir süre amcasının yanına çalışmaya gönderdim.– Hasan, burnu kırıldığı için okula gelemedi.– Buse’nin minik bir burnu vardı.– Ayşe’nin burnunu kardeşi boyamış.– Çocuklar burnuma girmeyin, az ötede durun.– Onun da burnunun sürtülmesine az kaldı, kısa zamanda dik başlılığı bırakacak.– Ne olmuş bir cam kırılmışsa, iki gündür burnundan düşen bin parça.– Burnundan düşen bin parça, kim bilir kime kızdı.– Bu görüşmede yine burnundan düşen bin parça.– İyi ki bir araba aldı, burnu Kafdağı’nda bir adam olup çıktı.– Burnu Kafdağı’nda olduğundan bizim söylediklerimizi umursamıyor.– Müdürün yanına alınmayınca burnunu çekip gitti.– Amma da burnundan kıl aldırmaz bir adammışsın; söylesene, nasıl konuşacağız seninle?– Olayın sorumluları burnundan kıl aldırmıyor.– Burun koku alma organımızdır.– Kavga da burnu kırılmış bu yüzden burun kemiği ameliyatı oldu.– Bıçağın burnu yere ile ilgili deyimler ve anlamları Burun ile ilgili atasözleri ve anlamları
Bu içeriğimizde; Farkındalık Sözleri, Kişisel Gelişim Farkındalık Sözleri, Osho Farkındalık Sözleri, Farkındalık ile ilgili Cümleler ve Farkındalık Yazıları Sözleri Önce sen değiş… Mert GülerÖğretmenlik Tanrı sanatıdır… kendini bilmektir… Yunus EmreHayal, ruhun gözüdür. Joseph JoubertHer kap içinde olanı sızdırır… AtasözüAramayı bırak, sadece dur ve gör… OshoHayata anlam veren ölümdür… Scott PeckHer şeyin değeri, zorluğundadır. OvidiusDünya, rüya içinde rüyadır… Hint AtasözüGerçek kutlama, takvime bağlı olamaz. OshoYarın asla gelmez, her zaman bugündür. OshoBazen az bakarsan, çok şey görürsün. SnowdenYaradılanı sev, yaradandan ötürü… Yunus EmreEvrende var olan her şey enerjidir… EinsteinHayatını basitleştirme, sadeleştir… Mert GülerKaranlığa küfredeceğine bir mum yak… KonfüçyüsEn büyük zaman hırsızı, kararsızlıktır… BuddhaSıkılmış yumruklarla el sıkışamazsınız… GandhiAydınlanan zihin, aydınlatmak ister… Mert GülerGülümsemek sana gelmez, sen ona git… Mert GülerDenemeyi bilene imkansız yoktur… Büyük İskenderHayal edebildiğiniz her şey, gerçektir… PicassoBaşkalarını kazanmak için, kendinizi geçmişte ya da gelecekte olamazsın. OshoHayatın amacı, amaçlı bir hayattır… Deepak ChopraKuru duayı bırak, ağaç isteyen tohum eker… MevlanaGelecek, bugün ne yaptığına bağlıdır. Mamatma GandhiMalı az olanın köleliği az olur… Friedrich NietzscheFarkındalık İle İlgili Sözler Kendi kendini yenmek zaferlerin en büyüğüdür… PlatonBilmek başka, bulmak başka, olmak Farkındalık Sözleri daha başka… Mevlanaİnsanın gözü neyi görürse, değeri o kadardır… MevlanaNe olduğumu bıraktığımda, neysem o olabilirim… Lao TzuHer yeni doğan bebek yeni bir dünya demek… Barış MançoFarkındalık; zihnin yüreği anlama sürecidir… Mert GülerKendini yönet, dünyayı yönetecek gücü bulursun… EflatunAncak içinden aydınlanan, dışına ışık verir… İsmet ÖzelGülümsemediğin gün, kaybolmuş bir gündür… Charlie ChaplinSen dünyasın; o yüzden sen değişirsen, dünya değişir. OshoEn kötü yalnızlık, kendinle barışık olmamaktır. Mark Twainiki dakikalık aydınlık, yüz yıllık karanlığa bedeldir… BuddhaGerçek eğitim, nasıl düşünüleceğini öğrenmektir… Krishnamurti Okuyarak öğreneceksin ama severek anlayacaksın. Şems-i Tebriziİmkansız deme; o kelimede bile bir imkan’ var. Audrey HepburnGerçekleri göreceksin ve gerçek seni özgür kılacak… Texe Marrsİnsan zamanın içinde değil, zaman insanın içinde yaşar… BergsonŞimdiki anda hareket ettiğinde, tüm sonsuzluk ellerindedir. OshoAman gözünü dört aç, uyuyan balığı akıntı götürür. Carlos Fuentesİzin ver, farkındalığın ışığı her an, her eylemi aydınlatsın. OshoYokluk büyük varlıktır azizim, yeter ki fark edebilesin… NietzscheBir bahçe ve kitaplığın varsa hiç bir eksiğin yok demektir… ÇiçeroIşığı yüreğinde yakanlar için karanlık zaten hiç olmamıştır… AuseyHer güne, hayatının en güzel günü olması için şans ver… Mark TwainKişi kendini bilmekle, bütünü bilir… Osho – Sufizm Üzerine KonuşmalarRüyaları gerçekleştirmenin en kestirme yolu, uyumamaktır… J. M. PowerGörüyorsun ama gözlemlemiyorsun. Aradaki fark açık. Arthur Conan DoyleFarkında bir kişi, her anı müthiş bir zerafet ve güzellikle yaşar. OshoFarkındalık Yazıları Farkındasızlıktan farkındalığa gidiş, en büyük kuantum sıçramasıdır. OshoDüşüncelerinize dikkat edin; her an kelimelere dönüşebilirler. Ira GassenYoga’nın amacı, tüm eylemlerinizde tam bir farkındalık yaratmaktır… İyengarFarkındalık duyarlılıkla gelir. Yaptığın her şeyde daha duyarlı olmalısın. OshoYeteri kadar hayal kırıklığı yaşanırsa, derin farkındalık gerçekleşir… Mert GülerKıyıya vurmadıkları sürece, balıklar suyun farkında değildirler. Ursula K. Le GuinÖnemli farkındalıklardan bir tanesi, kişinin kendi farkındasızlığını farketmesidir… Mert GülerNe geriye bak kızgınlıkla, ne de ileriye korkuyla. Sadece etrafına bak Farkındalıkla’… James ThurberYalancı emzik tadında hayatlar yaşanıyor artık. Suni, yapay, sahte… Çoğu zaman farkında bile olmadan. Mert GülerFarkındalığın nihai güzelliği budur; ondan kaynaklanan herhangi bir şey sadece güzel, sadece doğru ve çabasızdır. OshoGevşe. Çok çabalama; çünkü çok çabalayarak değil, rahatlayarak farkında olabilirsin. Serinkanlı, dingin, sessiz ol. Oshoİlişki içindeyken mutlu ol; tek başınayken farkında ol. Onlar birbirine yardımcı olacaktır, tıpkı bir kuşun kanatları gibi. OshoSen mevcut durumda düşünmeden durduğunda, ilk defa ruhsel bir hale gelirsin. Yeni bir boyut açılır; bu boyut farkındalıktır. OshoÖzgürlük meditasyonun diğer yüzüdür. Ya özgürlükle başla ve farkında olacaksın ya da farkındalıkla başla ve özgürleşeceksiniz. OshoGerçekten farkında olduğun zaman, yeni bir enerjinin ani ve hızlı yükselişini hissedeceksin. Varlığında şefkat ortaya çıkacak. Osho
11 SEBEP NEDEN - SONUÇ CÜMLESİ YARGI - GEREKÇE*Bir olayın, bir durumun gerçekleşme ya da gerçekleşmeme sebebini ortaya koyan cümlelerdir.*Bu tür cümlelerde “neden, niye, hangi sebeple, niçin” sorularına cevap bulunabilir.* “Neden”, gerekçesiyle birlikte konuştuğundan başına bunlar gördüğümden beri işim rast kaygan olduğu için kaza çok soğumuştu, bu yüzden geç uyudum ve sabah namazına yapmadığım için karnım açılmasıyla masraflar arttı.
Have kullanımı İngilizce’de oldukça fazladır. Bu nedenle have ile ilgili cümleler ve anlamları işinize çok yarayacak. Çünkü kullanım şekillerini gördüğünüzde, have fiilinin nasıl ve ne şekilde kullanıldığını da daha net bir şekilde anlamış olursunuz. Daha önce have fiilinin kullanımı ile ilgili bir yazı yazmıştım. O yazıda da söylediğim gibi; have fiili hem normal hem de yardımcı olarak kullanılabilen bir fiildir. İşte bu yüzden have fiilinin kullanıldığını cümleleri incelerken, o cümlede esas fiil olarak mı yoksa yardımcı fiil olarak mı kullanıldığını da dikkate alırsanız, konuyu daha net bir şekilde anlamış olursunuz. Ben zaten sizlere aşağıdaki örnek cümlelerin her birisi için açıklama yapacağım. Bu sayede o cümleleri net bir şekilde anlayabileceksiniz. Hazırsanız, başlayalım. Have ile ilgili cümleler ve anlamları aşağıdadır; I have. Sahibim. Yukarıdaki örnek cümlede have fiili “ana fiil” olarak, “sahip olmak” anlamında kullanılmıştır. I have cat. Kedim var. Bu örnek cümlede de tıpkı ilk örnek cümlede olduğu gibi; have fiili ana fiil olarak, sahip olmak anlamında kullanılmıştır. Bu tarz kullanımlarda have fiilinden sonra isim türünden bir sözcük yazdığımızda, o yazdığımız isim türünden sözcüğe sahip olduğumuzu ifade edebiliyoruz. Örnekteki cümlede “cat” kelimesi getirilmiş. I have a cat. Bir kediye sahibim. Bu örnek cümlenin, ikinci örnek cümleden tek farkı “a” ön takısı almış olmasıdır. “a” ön takısı, “bir” anlamı vermiştir. Böylece cümlenin anlamı; herhangi bir kediye sahibim anlamına gelmiştir. Bu tarz cümleler aynı zamanda “bir kedim var” şeklinde de çevrilebilir. I have a book. Bir kitaba sahibim. Tıpkı üçüncü cümlede olduğu gibi, bu cümlede de bir kitaba sahibim cümlesi “bir kitabım var” şeklinde ifade edilebilir. Her iki kullanım da uygundur. Burada bilinmesi gereken temel nokta ise bu tarz cümlelerde have fiilinin esas fiil olarak, “sahip olmak” anlamında kullanıldığıdır. You have an umbrella. Bir şemsiyen var. Bu cümlede “an” ön takısı kullanılmıştır. Bildiğiniz gibi; sesli harfle başlayan isim türünden kelimeler için “an”, sessiz harfle başlayan isim türünden kelimeler için ise “a” ön takısı kullanılmaktadır. Ayrıca dikkat çekmek istediğim bir diğer önemli nokta ise you öznesinden sonra have fiilinin, tıpkı I öznesinden sonraki hali gibi kullanıldığıdır. İşte bu yüzden bilmeniz gereken şu dur ki; have fiili, geniş zamanda, sahip olmak anlamında kullanıldığında 1. 2. tekil ve 1. 2. 3. çoğul şahıslar için “have” şeklinde, 3. tekil şahıslar için ise “has” şeklinde kullanılır. Aşağıdaki örnek cümleye bakınız. She has beautiful hair. O’nun güzel saçları var. Bu cümlede fark ederseniz have fiili, has şeklinde yazılmış. Çünkü daha önce de belirttiğim gibi 3. tekil şahıslar için have fiili, “has” şeklinde yazılır. I had a computer. Bir bilgisayarım vardı. Bu örnek cümlede have fiili, had şeklinde yazılmıştır çünkü geçmiş zamanlı bir cümledir. Daha önceki zamanlarda sahip olunan birşeyi ifade etmek istediğimizde have fiilinin geçmiş zamanlı halini kullanmamız gerekir. We had a car. Bir arabamız vardı. Fark ederseniz bu cümlede de have fiili had şeklinde yazılmıştır. Özne 1. çoğul şahıs olmasına rağmen, have fiilinin yazılışında herhangi bir farklılık yoktur. 7. örnek cümlede 1. tekil şahıs için had şeklinde yazmıştık ve bu örnek cümlede de aynı şekilde had şeklinde yazıyoruz. Çünkü have fiilinin geçmiş zamanlı hali olan “had” şekli tüm özneler için aynı şekilde yazılır. I have gone to the school today. Bugün okula gittim Bu örnek cümlede have fiili yardımcı fiil olarak kullanılmıştır. Ana fiilin şimdiki bitmiş zamanda gerçekleştirilmiş olduğunu ifade etmektedir. Bu cümlede ana fiil 3. haldedir. Bu cümlenin yukarıdaki diğer cümlelerden en önemli farkı ise have fiili “sahip olmak” anlamında değil, geçmiş zamanı belirtmek amacıyla yardımcı fiil olarak kullanılmıştır. I had seen my english teacher in school. İngilizce öğretmenimi okulda görmüştüm. Bu cümlenin yukarıdaki cümleden farkı ise have yardımcı fiili, had şeklinde yazılmıştır. Bu da cümledeki ana fiilin geçmişte bitmiş zaman diliminde gerçekleştirildiği anlamını vermektedir. I will have seen my english teacher today in school. Bugün okulda ingilizce öğretmenimi görmüş olacağım. Bu cümlede de have fiili yardımcı fiil olarak kullanılmıştır. Gelecekte bitmiş zamanı ifade etmektedir. I have to write my book. Kitabımı yazmak zorundayım. Bu cümlede have zorunluluk anlamında kullanılmıştır. Have fiilinden sonra ana fiili mastar halinde yazarak, bu tarz cümleler oluşturabiliriz. I have my room cleaned. Odamı temizlettim. Bu cümlede have fiili, başkasına yaptırılmış ya da başkası tarafından yapılmış bir eylemi ifade etmek amacıyla kullanılmıştır. Bu tarz cümlelerde have fiilinden sonra diğer özneler yazılır ve ana fiil 3. geçmiş zaman halde cümlenin en sonuna gelir. I have lunch Öğle yemeği yerim. Burada have ile birlikte fiil kullanılmıştır. Anlam olarak bir fark yoktur. I am having lunch Öğle yemeği yiyorum. Bu cümlenin yukarıdaki cümleden farkı ise yukarıdaki cümlenin geniş, 15. cümlenin ise şimdiki zamanda kurulmuş olmasıdır. Bu nedenle have fiili, şimdiki zaman eki olan -ing ekini alarak having olmuştur. Evet have ile ilgili cümleler ve anlamları bu şekilde sıralandırdım. Bu konuda anlamadığınız birşey varsa, aşağıdaki yorumlar kısmından bana sormaktan çekinmeyin. Ayrıca daha önce İngilizce have kullanımı ile ilgili bir konu yazmıştım, o konuya da mutlaka bakmanızı öneririm. Etiketler ingilizce konu anlatımı
bu yüzden ile ilgili cümleler